“O gölün muhteşem manzarası karşısında nefesim kesilmiş bir şekilde hayretle doğayı seyrediyordum. Yaşam bu gölün içinden ruhuma doğru akıyordu. Kuş cıvıltıları eşliğinde yeryüzündeki bu küçük cennetin kıyısında durmuş Nietzsche’nin ölümü ve Tanrı'nın varlığı hakkında düşünüyordum. Şöyle bir hikâye anlatılır: Bir ihtiyar elinde feneriyle günün ortasında, Güneş tam tepedeyken acele ile delicesine koşturuyormuş şehir meydanında ve hıçkırıklara karışmış gözyaşları içerisinde şu soruyu soruyormuş meydanda gördüğü insanlara, ‘Tanrı nerede, Tanrı’yı gören oldu mu?’ İnançsız bazı kimseler alay etmiş adamın bu haliyle ve imansızlıklarını, gözleri yaşlı ihtiyarın suratına haykırmışlar. Elinde feneriyle günün ortasında Güneş tam tepedeyken Tanrı’yı aramaya devam etmiş o adam. Sonra şöyle der Nietzsche: ‘Tanrı öldü, onu biz öldürdük.’ Burada Nietzsche, binlerce yıllık değerlerinden ve inançlarından kopmuş bir Batı Medeniyetini temsil ediyordu o ihtiyar adamın suretinde ve Tanrı’sını ka...
Ben çok geniş bir yelpazedeki konulardan bahsederken siz doğru bilgiye ve gerçeklere ulaşacaksınız