Sevgili, bir başka güzelsin bugün; “ Büyük sevgide, küçük kuşkular
Ay gibisin,
pırıl pırıl gülüşün.
korkuya döner. Küçük korkular
Güzeller bayram günleri süslenir; büyüdükçe artar büyük sevgiler.”
Seninse bayramları süsler yüzün. William Shakespeare, Hamlet
Ömer Hayyam, Rubailer Memleketin halkını
dizlerine sererdim.
O kuvvetli hükmümle
bütün tacı tahtımı
Bir tek bakışın için
sana feda ederdim.
Öncelikle şunu belirtmeliyim ki aşk her zaman
için aklı aşkın bir töz barındıracaktır fakat bu aşkı daha bilimsel bir bakış
açısıyla değerlendirmemize de engel değildir. Bu yazımda aşkın ne olduğuna, aşık
olan kişinin beynindeki sinirsel ve hormonal değişimlere ve bu değişimlerin aşığın
davranışlarını nasıl etkilediğine bilimsel bir bakış açısıyla yaklaşacağım.
Eros (Cupid) ve Psykhe (Psyche)
1-) Nedir bu aşk?
Sümerliler ile başlayan yazının icadından bu yana aşk üzerine çok daha fazla şiir yazıldı, roman, hikaye anlatıldı, tiyatro gösterileri sergilendi ve dünya üzerinde ne kadar kültür varsa hemen hepsinde aşk temalı hikayeler, şiirler üretildi.[2] Günümüzde teknolojinin de gelişmesi ile aşk temalı filmler, diziler çekilmeye başlandı. Aşkın anlatılış şekli zaman içinde değişse de anlatmak istediği şey hiç değişmedi. Sevgi, aşk dediğimiz duygu bir annenin yavrusuna, bir insanın vatanına, inançlı bir insanın yaratıcıya, bir insanın yaptığı mesleğe duyduğu sevgiyi de kapsayabilir fakat ben burada aşktan kasıt olarak romantik aşkı kastediyorum. Romantik aşk dediğimde ise cinsel arzu ile birlikte duyulan kadın ve erkek arasındaki tutkulu bağlılığı kastediyorum.[3]
2-) Aşık bir insanın beyinde gerçekleşen olaylar nelerdir?
- Medial İnsula
- Ön Cingulate cortex
- Hippokampus
- Basal ganglionlara ait striatum bölgesinin bazı bölümler
- Nucleus Accumbens[4]
İlk üç yazdığımız bölge beynimizin cortex dediğimiz uç kısmında bulunur ve aşık olunan kişiden başkasını düşünememe, her şeyi aşık olunan kişi ile ilişkilendirme, sürekli olarak aşık olunulan kişiyi arzulama gibi davranışlar bu bölgelerin aşırı aktiviteleri sonucu oluşur.[5] Diğer iki bölge ise korteks altı kısımda bulunur ve bilinçdışı sistemlere aittir. Bu bölgeler aktif olduğunda kişide bir “ödüllendirilmişlik” hissi oluşur ve böylece birey o ödüllendirilmişlik hissini almak için kendisinde bu hissin oluşmasına sebep olan aktiviteyi daha çok ve sıklıkla yapar.[6] Ayrıca Nucleus Accumbens diye belirttiğimiz beyin bölgesinin aktivitesi ilgimizi çeken biri bizimle göz teması kurduğunda, bir bağımlı kokain kullandığında da artmaktadır. Hatta acayip bir şekilde, yapılan araştırmalarda erkeklere kırmızı spor bir araba resmi gösterildiğinde ve güzel bir kadının kendisine doğru baktığı bir fotoğraf gösterildiğinde Nucleus Accumbens aktivitesinin iki durumda da arttığı gösterilmiştir. Eğer kadın kırmızı bir elbise giymişse Nucleus Accumbens aktivitesi daha da fazla artmaktadır.[7]Yani aşık bir birey aşık olduğu kişiyi düşündüğünde, gördüğünde derin bir haz duymaktadır. Hatta bu haz kokain gibi uyuşturucu madde alan bireyin yaşadığı deneyimde etkili olan Nucleus Accumbens üzerinde artırıcı etki göstermektedir. Aşık beyin üzerine yaptığı çalışmalar ile bilinen Helen Fisher’ın kelimeleri ile ifade edecek olursak: ”Romantik aşk bir saplantıdır. Sizi ele geçirir. Kişilik bilincinizi kaybedersiniz. Başka bir insanı düşünmeden duramazsınız. Birisi kafanıza yerleşmiştir.”[8] Aşık bir bireyin beyninde aktivitesi artan bölgeleri gördük şimdi de birisi aşık olunca beyninde aktivitesi azalan bölgelere bakalım.
Bu bölgelerin en başında ön beyin dediğimiz frontal kortex gelmektedir. Beynimizin bu kısmı düşünme, mantıklı karar verme, karşılaştığımız sorunları çözme, geleceğe yönelik plan yapma, felsefe yapma gibi karmaşık davranışlardan sorumlu olan bölgedir. Yapılan araştırmalar aşık bir bireyin özellikle aşık olduğu kişiye yönelik olarak beynindeki akıl yürütme, planlama, beğenmeme ve tiksinmeden sorumlu olan bölgelerin baskılandığı gösterilmiştir. Bizim gündelik hayatta “aşığın aklı bir karış havada olur” veya “aşkın gözü kördür” gibi ifadelerle anlattığımız bu durumu beyin görüntüleme çalışmaları sayesinde artık daha iyi anlayabiliyoruz. Öyle ki aşık kişi aşık olduğu kişiyi adeta bir melek gibi görmeye, onun yaptığı her işte bir hikmet aramaya, onun hemen her yaptığını çekici bulmaya meyillidir. Tabi bu durum neden “onu tanıyamamışım”, “ona olan aşkım gerçekleri görmeme engel olmuş” gibi gündelik hayatta rastladığımız ifadelerin söylendiğini anlamamıza da yardımcı oluyor.[9] Aşık beyinde baskılanan bir diğer bölge olarak da karşımıza amigdala çıkıyor. Amigdala normalde korku, öfke gibi şiddetli duygularımızın hafızalarını depolayan ve bu duygularla ilişkin davranış kalıplarını yöneten bir bölgedir. Aşık olan kişide buranın baskılanması ile birlikte aşık olan kişi daha az korkmaya ve normalde yapmayacağı riskli davranışları yapmaya başlıyor. “Aşığın gözü pektir” ifadesi de bunu anlatıyor olsa gerek.[10]
Titanik (Titanic) filminden meşhur bir sahne
3-) Aşık
olan kişinin beyninde ne gibi hormonal değişimler olmaktadır?
Dopamin:
Bizi mutlu eden bir şeyi yaptığımızda salgılanan bir hormondur dopamin.
Beynimizin “ödüllendirilme” merkezlerini uyararak tatmin olma ve mutluluk hissi
uyandırır. Aşık olduğumuz kişinin yanında iken veya onu düşünüyorken
gerçekleşen o hissin sebebi işte bu hormondur.[11]
Serotonin: İki
erkek ıstakoz güç ve dişi elde etmek için savaştıklarında savaşı kazanan erkek
ıstakozda seviyesi yükselen kaybedende de seviyesi düşen bir hormondur
serotonin. Bunun sonucu olarak yenilen erkek ıstakoz ise saklanma, kendini
olduğundan küçük gösterme, posturünü dik tutamama gibi davranışlar göstermeye
başlar. Yapılan bu araştırmalar
serotonin seviyesi ile dominantlık, özgüven arasında bir ilişki olduğunu
göstermiştir. [12] Bu
etkileri olan serotonin hormonunun aşkın tutkulu ilk fazlarında azaldığı
gösterilmiştir. Bunun bir sonucu olarak ise aşık bireyde aşık olduğunun yanında
olmadığı her an mutsuz olma, yemeden içmeden kesilme, hafif depresif ruh
halinde olma gibi durumlar gösterilmiştir. Bu duruma depresyon hastalarında da
rastlandığı ve bu hastalarda dışarıdan ilaç yoluyla serotonin seviyesinin
yükseltilmeye çalışıldığını da belirtelim.[13]
NGF: Taze
aşık bir bireyin beyninde salgısı artan bir diğer hormon da NGF’tir. Bu hormon
biyolojik olarak sinir sistemindeki arızaların giderilmesin sağlıyorken insanda
romantik duyguların oluşmasında da etkili olduğu tahmin ediliyor.
Oksitosin:
Sevgi, aşk ve bağlılık hormonu olarak bilinen oksitosinin asıl işlevi doğum
sırasında annenin rahim kaslarının kasılmasını artırarak bebeğin doğumunu
kolaylaştırmak ve doğum sonrasında ise annenin süt salgılamasını ve bebeğini
emzirmesini sağlamak olsa da bu hormonun biriyle tokalaştığımızda, birine
sarıldığımızda da arttığı gösterilmiştir. Bu hormon işlev olarak bireyler arasındaki
bağlılığı artırır. Anne ile bebeği arasında o muazzam bağlılığın sebeplerinden
birisi bu oksitosin salınımıdır. [14]
Anne ile bebeğin birbirine bağlanmasını sağladığı gibi birbirine aşık bir kadın
ile erkeğin de birbirine bağlanmasını sağlar oksitosin. Çiftin birbirine güven
duyması, birbirleri ile samimi ilişki içine girmesini sağlar özünde bu hormon.
Bu hormonun salgısının sadece temasla değil koro halinde şarkı söylenmesi,
birlikte takım sporlarının yapılması gibi durumlarda da arttığı gösterilmiştir.[15]
Vazopressin:
Yaygın bilinen görevi vücuttan idrarla atılacak su miktarını azaltarak su
dengesini sağlamak olsa da aşık beyinde de salgısı artan bir hormondur
vazopressin. Özellikle erkeklerde saldırganlık davranışı ile doğrudan bir
ilişkisi var. Bu hormonun salgısının aşık bireyde artıyor oluşu onun “aşkı için
her şeyi yapmayı göze alan” halini açıklamaktadır.[16]
Bu yazımda aşık bir bireyin beyninde gerçekleşen olayları ve bu olayların aşık kişide ne gibi davranış değişikliklerine sebep olduğunu göstermeye çalıştım. Tüm bu çalışmalar gösteriyor ki romantik aşk gerçekten de biyolojik bir öz taşımakta ve türümüzün devamı için elzem olan kadın ile erkeğin birlikteliğini sağlamak adına bu ikisi arasında güçlü bir tutku var etmektedir. Bununla birlikte unutulmamalıdır ki insan güdülerinin üstünde bir canlıdır, en tutkulu aşkların bile kontrolünü eline alabilir ve sahip olduğu akıl, mantık ve değerler ile aşkına nasıl yön vermesi gerektiğini belirleyebilir.
Ben hiç böylesini görmemiştim
Vurdun kanıma girdin itirazım var
Sımsıcak bir merhaba diyecektim
Başımı usulca dizine koyacaktım
Dört gün dört gece susacaktım
Yağmur sönecekti yanacaktı
Duvardaki saat duracaktı
Sameland seferden dönecekti
Kalbim kendiliğinden duracaktı
Ben hiç böylesini görmemiştim
Vurdun kanıma girdin itirazım var
Attila İlhan,
Emperyal Oteli’nden
Yararlanılan Kaynaklar:
1-)
https://www.worldhistory.org/article/750/the-worlds-oldest-love-poem/
2-) Arthur Aron, Helen E. Fisher, Greg Strong, Romantic Love,
Cambridge University Press, 2006
3-) Sinan
Canan, Kimsenin Bilemeyeceği Şeyler, tutikitap Yayınları, 2019(13.baskı),
İstanbul, s.67
4-) Sinan
Canan, Kimsenin Bilemeyeceği Şeyler, tutikitap Yayınları, 2019(13.baskı),
İstanbul, s.68
5-) Sinan
Canan, Kimsenin Bilemeyeceği Şeyler, tutikitap Yayınları, 2019(13.baskı),
İstanbul, s.69
6-) Sinan Canan, Kimsenin
Bilemeyeceği Şeyler, tutikitap Yayınları, 2019(13.baskı), İstanbul, s.69
7-)
https://www.youtube.com/watch?v=PsFb0CYnnWM
8-) https://www.youtube.com/watch?v=OYfoGTIG7pY
10-) Sinan Canan, Kimsenin Bilemeyeceği Şeyler, tutikitap
Yayınları, 2019(13.baskı), İstanbul, s.75
11-) Sinan Canan, Kimsenin Bilemeyeceği Şeyler, tutikitap
Yayınları, 2019(13.baskı), İstanbul, s.71
12-) Jordan
B. Peterson, 12 Rules for Life, Penguin Yayınları, s.44-45
13-) Sinan Canan,
Kimsenin Bilemeyeceği Şeyler, tutikitap Yayınları, 2019(13.baskı), İstanbul,
s.71
14-) https://www.youtube.com/watch?v=tEHDLL4DiZw
15-) Sinan Canan,
Unutulacak Şeyler, tutikitap Yayınları, 2016, İstanbul, s.118-119
16-) Sinan Canan,
Kimsenin Bilemeyeceği Şeyler, tutikitap Yayınları, 2019(13.baskı), İstanbul,
s.72
Yorumlar
Yorum Gönder