Monica Bellucci
Bir grup insanın kendi aralarında bir kişiyi güzel bulup
bulmadığı hususunda konuşmasını eminim hepiniz duymuşsunuzdur. Kimileri konusu
edilen kişiyi güzel bulurken kimisi onu o kadar da etkileyici bulmadığını ifade
etmektedir. Yine hayatta birtakım insanların nedenini bilemediğiniz sebeplerden
aynı suçlar için daha az ceza aldığını, onlara daha az kızıldığını veya diğer
insanların onlara daha kibar ve sevecen davrandığını da fark etmişsinizdir. Tüm
bunları size aklınızda şu soruyu oluşturmak için anlatıyorum. Gerçekten
objektif ve evrensel bir güzellik algısı var mıdır yoksa güzellik tamamıyla
bölgeden bölgeye, ülkeden ülkeye hatta kişiden kişiye değişen bir olgu mudur?
Ayrıca güzelliğinin objektif-sübjektifliğinden bağımsız olarak daha güzel
olarak bulunan kişiler daha fazla tolere edilir mi ve onlara güzel olmaları
hayatta gerçek manasıyla bir avantaj sağlar mı? Bu yazımda elimden geldiğince
delilleriyle birlikte bu sorulara yanıt vermeye çalışacağım. Burada güzellik
olarak kastım ise bir sanat eserinin, bir fikrin, bir yemeğin vs. güzelliği
değil direk olarak insan türünün karşı cinsi güzel olarak bulup bulmaması
anlamındaki güzellik konseptidir.
İnsanlık
tarihi boyunca insanoğlu güzel bulduğu kadın ve erkek bedenlerini resimle
betimlemiş, yazıya dökmüş, heykellerini yapmıştır. Dünya üzerinde var olmuş
hemen her kültürde aşk temalı hikayelerin, şiirlerin olduğunu biliyoruz[1]
ve hemen her kültürün güzel olanı olmayandan ayırt ettiğini biliyoruz. Peki bu
güzellik dediğimiz durum kültürlere göre değişkenlik mi göstermektedir yoksa
kültürler üstü olarak güzel olmak diye bir şey söz konusu olabilir mi? Ben yanıtıma
Platon’un idealar kuramında olduğu gibi dünyayı aşan ve kusursuz “tek” bir
güzellik olamayacağını söyleyerek başlayacağım. İşin burası böyle fakat
güzelliğin objektif olan ve kavimden kavime, ulustan ulusa değişmeyen bazı
evrensel yönlerinin de olduğunu belirtmem gerekir.[2]
Nihayetinde insan tür olarak bir biyolojik varlıktır. Milyonlarca yıl boyunca
evrilerek hayatta kalmaya çalışmış ve bu süreçte seksüel ve doğal
seleksiyonlara uğramıştır. Bugün iri, sulu bir et gördüğünüzde ağzınızın suları
akıyorsa bundan yüz binlerce yıl önceki atanızın da ağzının suları akıyordu.
Güzel bulduğunuz bir kişiye bakarken içinizde oluşan o his binlerce kuşak
önceki atanızda da oluşuyordu. O sebeple
işe evrimin insan davranışlarını insana sormadan değiştirdiğini ve yer yer neyi
sevip sevmediğimizin kontrolünü bizim elimizden aldığını belirterek başlamam
gerekir.[3]
Tabi bu özgür iradesiz, bilinçsiz varlıklar olduğumuz anlamına gelmese de
davranışlarımızı etkileyen motivasyonların o kadar da elimizde olmadığını ve
neyi niçin sevdiğimizi, tercih ettiğimizi bizim bile bazen bilmediğimizi
gösterir. Bunca açıklamadan sonra güzelliğin evrimsel olarak ne işe
yaradığından ve insanların güzel ile güzel olmayanı ayırt etmelerinin evrimsel
olarak onlara ne fayda sağladığından bahsetmem gerekir. Sonuç olarak insan
biyolojik açıdan iki amacı olan bir canlıdır. İlki kendini devam ettirmek yani
hayatta kalmak ikincisi de soyunu devam ettirmek yani genlerini bir sonraki
kuşağa aktarmak.[4] İşte bu
genlerini bir sonraki kuşağa aktarmak isteyen erkek ve kadınlar sonraki kuşakta
hayatta kalabilecek hem kendi hem karşı cinsleri tarafından ezilmeyecek üstüne
karşı cinsin dikkatini çekip genlerini devam ettirebilecek soylar meydana
getirmek zorundalardı. Bunun için de genlerini devam ettirecekleri kişileri son
derece iyi seçmek durumundaydılar aksi takdirde doğum, hamilelik, çocuk bakımı,
çocuğa harcanan yatırımın, enerjinin, zamanın hepsi boşa gidebilirdi. İşte tüm
bu arka planda dönen türün devamı için gerekli olan iyi genleri seçme isteğinin
bir tezahürü olarak insan iyi genlere sahip olduğunu adeta hissettiği daha
güzel bulduğu kadınlara ve erkeklere yöneldi.[5]
Güzelliğin evrimsel olarak neye hizmet ettiğini açıkladık, sıra kadınların
erkeklerde, erkeklerin kadınlarda “güzel” bulduğu evrensel güzellik algılarına
geldi.
1) Erkekler neyi sever?
Öncelikle iki cinsin de karşı tarafta neyi güzel bulduğu
mevzusuna girmeden önce yazının başında ifade ettiğim bazı durumlara yönelik
deliler sunmak isterim. İlki daha güzel bulunan insanların gerçekten de diğer
insanlar tarafından daha iyi kişiliklere ve daha yüksek ahlaki standartlara
sahip olduğu ve daha kibar, dürüst, dost canlısı ve daha güvenilir olarak
değerlendirilmeye meyilli olduğuna yönelik veriler var. Aynı özgeçmişe sahip
kişiler arasında daha güzel kişilerin daha çok oranda işe alındığı, aynı iş
için daha yüksek maaş aldığı ve aynı suç için ise mahkûm edilme olasılıklarının
daha düşük olduğu gösterilmiştir. Nitekim insanların neden bu şekilde güzellik
ile ahlaki iyiliği birlikte değerlendirmeye daha meyilli olduğunu nörobilim
bize 21.yy’da göstermiştir. Bunun sebebi bir eylemin ahlaki olup olmadığını
değerlendiren beyin bölgemizle bir yüzün güzelliğini değerlendiren bölgenin
aynı olmasındandır. (Orbitofrontal prefrontal korteks)[6]
Yine kadınlar özelinde yapılan bir
değerlendirmede ise topuklu ayakkabı giyen bayanların daha güzel bulunduğu,
onlara karşı daha iyi davranıldığı ve sınavlarında daha yüksek notlar aldığı
gösterilmiştir. Makyaj dediğimiz süslenme yöntemi de benzer sonuçlar
göstermektedir.[7] Bunun
neden böyle olduğunu yazının ilerleyen kısımlarında anlatacağım. Yani
kadınların kendileri için süslendiği ifadesi evrimsel açıdan bir zırvadır. Güzelliğin
biyolojisine girmeden önce sunacağım ikinci delil de güzellik algılarının
toplum tarafından şekillendiği, kişi hangi toplumda doğmuş ise o toplumun güzel
bulduklarını güzel bulduğu ve dolayısıyla güzellik algısının tamamen subjektif
olduğu fikrine karşıt olacaktır. Bu delil ise yeni doğan bebekler üzerinde
yapılan çalışmalardan gelmektedir. Psikolog Judith Langlois ve meslektaşları
bebeklerin güzel ve güzel olmayan yüzlere nasıl tepkiler verdiğini incelemiştir
ve sonuçlar enteresandır. Yaptıkları bir çalışmada henüz hiçbir kültürel
öğrenim almamış dolayısıyla ailesinden veya toplumdan bir şeyleri benimsememiş
3 ile 6-8 aylık bebeklere çeşitli çekicilikte yüzler gösterildiğinde iki
gruptaki bebeklerin de daha çekici yüzlere daha uzun süre baktığını
göstermiştir. Aynı araştırmacının başka bir çalışmasında ise 12 aylık bebeklere
sunulan oyuncak bebeklerden daha güzel olanları ile bebekler daha uzun süre
oynamış ve zaman geçirmiştir. Hiç şüphesiz daha konuşmayı bile çözmemiş
bebeklerin güzellik algılarının toplum tarafından şekillendirildiğini iddia
etmek komik olacaktır. Bu deneyler bize göstermektedir ki insanların belirli
kişileri daha güzel bulmasının altında temel bir biyolojik gerçeklik
yatmaktadır.[8] Bu iki
soruya da kabaca yanıt verdikten sonra sıra erkeklerin kadında neyi güzel
bulduğuna geldi.
A) Güzel Bir Yüz:
Yüzümüz dış dünyaya en çok gösterdiğimiz vücut bölümümüzdür.
Duygularımızı anlatmanın veya karşıdaki kişinin duygularını anlamanın en iyi
yolu da onun yüzüne bakmaktır. Yüzün tek işlevi bundan ibaret değildir. Güzellik
algımızı şekillendiren en önemli insan uzvu şüphesiz yüzdür. Erkeklere gösterilen çeşitli kadın yüzü
fotoğraflarında kadının yaşı arttıkça çekici bulunma oranının da düştüğü
gösterilmiştir. Buradan çıkarılacak sonuç erkeklerin kadında gençlik
aramasıdır. Yüzde değerlendirilen bir diğer kriter de derinin yapısıdır.
Nitekim daha pürüzsüz ve yara, leke vb. oluşumlardan arındırılmış deriye sahip
yüzler daha çekici bulunmuştur.[9]
Yüzde erkeklerin baktığı bir diğer özellik ise dudak, göz ve yanak üçgenidir.
Bir kadının hamile kalma potansiyeli ile ilgili bilgi veren son derece önemli
bir hormon olan östrojenin etki ettiği bölgelerden birisi de bu saydığımız
yerlerdir. İnsan beyni, dudak ve göz bölgesinin çevresindeki deriye kıyasla
daha koyu olması halinde o yüzün sahibini dişi olarak nitelendirmeye
meyillidir. Nitekim kadınların makyaj yapmasının altında yatan biyolojik sebep
de yüzün dişiliğinin vurgulanmasıdır.[10]
Yüzün allığı da östrojenin kadın yüzünde yaptığı etkiyi gösteren bir diğer
önemli bulgudur. Yüzdeki kızarıklık kadının östrojen düzeyiyle bağlantılı
olarak yüzündeki kanlanmanın bir sonucudur. Kullanılan allık ve ruj gibi
malzemeler bu östrojenin daha dişil ve sağlıklı gösteren etkisini taklit etmek
üzerine geliştirilmiş makyaj malzemeleridir.[11]
Erkeklerin kadın yüzünde baktığı bir diğer önemli özellik de simetridir. Doğada
birçok canlının eş adayının simetriklik durumuna dikkat ettiğini bilmekteyiz.
Buna güzel bir örnek kelebeklerdir.[12]
Yüzdeki bir şaşılık, yüzün bir tarafının diğerine göre daha şekilsiz olması
gibi durumlar kişinin genetiğinin kalitesi hakkında bilgi vereceğinden
güzelliği değerlendirirken bakılan özelliklerdendir. Bilgisayarlarla yüzleri
harmanlayarak yapılan çalışmalar da göstermiştir ki ne kadar fazla sayıda yüz
harmanlanırsa yüz simetrisi o kadar artmakta ve yüz daha çekici hale
gelmektedir. Ayrıca yüz simetrisi kadınlarda yaş arttıkça azalmaktadır ki bu da
yüzde ilk bakılan “gençlik” faktörünü bize açıklamaktadır.[13]
Tüm bu bakılan nitelikler esasında kadının doğurganlığı hakkında erkek beyninin
dolaylı yoldan fikir edinmesi maksadıyla incelenmektedir. Birçok erkek bunu bilinç
düzeyinde fark etmeyecektir bile. Fakat milyonlarca yıl boyunca doğru
kadınlarla evlenen ve soylarını bugünlere getiren başarılı ataların torunları
olarak içgüdüsel düzeyde bile olsa üreme potansiyeli yüksek kadını seçmeyi
erkekler öğrenmiştir.
B)
Güzel Bir Vücut:
Yapılan çalışmalar erkeklerin kadın bedeninde en ideal
bulduğu vücut stilinin kum saati figürü denilen bir figür olduğunu
göstermiştir. Ergenliğe girilmesi ile kadınların vücudunda artan östrojen gibi
hormonların etkisiyle yağ dokusu bilhassa kalçada ve göğüslerde
depolanmaktadır. Dolayısıyla kadın vücudunu erkeğe kıyasla daha farklı bir
şekle sokmaktadır. [14]
Nitekim elimizdeki veri göstermektedir ki kültürler üstü düzeyde erkeklerin
ideal bulduğu bel/kalça oranı 0,68-0,72 değerleri arasındadır.[15]
Bu değerlerin aralığı biraz genişletilip 0,67-0,80 arasında da ideal bir
bel/kalça oranına ulaşılmaktadır. Enteresan bir şekilde bu değer aralıklarının
ideal olduğuna ve birçok kültürde erkekler tarafından beğenildiğine kanıt ise
Antik Yunan, Mısır, Hint, Afrika medeniyetlerindeki heykeller incelenerek
gösterilmiştir. Öyle ki birbirinden son
derece farklı inançlarda, geleneklerde, kültürlerde olan bu toplumlar kadın
heykeli yapmaya geldi mi benzer bel/kalça oranında güzel buldukları kadın
heykelleri yapmışlardır. Bu aralık kadının çocuk dünyaya getirebilmesi için
gerekli hormonsal ve basen bölgesinde depolanmış yağ dokuya sahip olduğunun
dolaylı bir göstergecidir. Dolayısıyla erkeklerin bir kadının fertilitesini ve
feminenitesini değerlendirirken bel/kalça oranına bakması evrimsel açıdan son
derece anlaşılırdır.[16] Gelgelelim kadınlar yaşlandıkça ve bilhassa
da menopoz sonrası dönemde bu kum saati figürü kaybolmakta ve karın bölgesinde
depolanan yağ miktarı artmaktadır. Yüksek bel/kalça oranı sadece düşük
feminenlik anlamına gelmemekte ayrıca diyabet, hipertansiyon, kalp
rahatsızlıkları vb. hastalıkların görülme ihtimalini de artırmaktadır.[17]
Kadınlar, nasıl erkeklerin yüzlerini değerlendirdiklerini fark ederek makyaj,
kozmetik gibi ürünleri kullanarak kendilerini daha feminen göstermeye
çalışmışlarsa korse gibi kıyafetleri kullanarak da bellerini daha ince
göstermeye ve bel/kalça oranlarını bu ideal aralığa çekmeye çalışmışlardır.
Güzel bir kadın bedeni için olmazsa olmazlardan biri olarak
görülen beden bölümlerinden biri de ayaklardır. Kadın ayağı erkek ayağına kıyasla
ortalamada daha küçüktür ve erkekler küçük ayaklı kadınları daha çekici
bulmaktadır. (Sindirella’nın ayakkabısının iri ayaklı üvey kız kardeşlerine
değil de kendi küçük ayaklarına nasıl uyduğunu hatırlayınız. Bu bize masal ve
mitolojilerin insanların neyi güzel bulduklarına dair ne kadar ipucu verdiğine
güzel bir örnektir.) Erkeklerin ayak ile neden ilgilendiği kesin olmamakla
birlikte büyük ihtimalle hamilelik süresinde ve sonrasında kadınların
ayaklarında görülen büyüme, erkeklerin iri ayaklı kadınları ya hamile ya da
başka bir erkekten çocuk dünyaya getirmiş olarak yorumlamaya meylinden
dolayıdır. Dolayısıyla daha küçük ayak hamile kalmamış, genç, feminen kadın
şeklinde anlaşılmış olmalı. Ya da belki de Freud’un ifade ettiği gibi pasif, olgunluktan
uzak bir kişiliğin dışa vurumu da olabilir.[18]
Karar sizin.
Kadın bedeninde erkeklerin güzel bulduğu ya da güzel olarak
bulmak konusunda değerlendirdiği vücut kısımlarında bel/kalça oranı, ayaklara
değindik. Şimdi de bir diğer önemli yer olan ve erkekleri kadınlardan ayırmakla
kalmayıp insan yavrularının beslenmesi için elzem olan sütü üreten organa
geldik: Memeler. Kadınların meme organı Batı kültürlerinde başta olmak üzere
gelişmiş dünyanın erkekleri tarafından kadında çekici bulunan bölümlerin
başında gelse de memenin evrensel olarak tüm kültürlerin erkeklerine çekici
geldiğini söylemek biraz zor. Zira aksi yönde kanıtlar ilkel avcı-toplayıcı
kavimlerden gelmektedir. Günümüzde varlığını hala sürdürmekte olan, örnek
vermek gerekirse Amazon’da Yanomamö kabilesi, çeşitli avcı-toplayıcılar kadın
memesini cinsel bir organ olarak değerlendirmemektedir. Fakat bunun sebebi
memeleri çekici bulmanın kültürden kültüre değişkenlik göstermesinden ya da
öğrenilen bir şey olmasından ziyade, muhtemelen, avcı-toplayıcı kültürlerin
kadınlarının yeterli besine ve sağlığa ulaşamaması ve koşma, kaçma, saldırma
gibi faaliyetleri sürdürebilmesi için de daha küçük memelere sahip olmaları gerekli
olmuştur. Nitekim verdiğim örnekteki Yanomamö kabilesinden 22 yaşındaki
ortalama bir kadının memelerinin 40 yaşındaki ortalama bir Batılı kadına denk
olduğu gösterilmiştir. Yani dünyanın modern kısımlarında yaşayan kadınların
ilkel şartlarda yaşayan atalarımıza göre daha diri göğüslere sahip olduğunu
söyleyebiliriz. [19]
Şu ana kadar genel olarak erkeklerin kadınlarda çekici
bulduğu beden özelliklerine değindim. Erkeklerin kadın bedeninde bu saydığım
özelliklere bakmasının ve bir kadını güzel ve güzel olmayan olarak nitelemesine
sebep olan özelliklerin altında yatan sebep olarak da kadının çekiciliğinin
onun üreme kapasitesi hakkında bilgi vermesi olduğunu kanıtlarıyla gösterdim.
Burada sunduğum delillerle erkeklerin bu belirteçleri sadece şu kültürde veya
bu kültürde değil kültürler üstü düzeyde değerlendirdiğini de gösterdim.
Kadınların erkekte ideal bulduğu özelliklere geçmeden önce şu ana kadar yazdıklarımla,
muhtemelen, canlarını yeterince sıktığım hanımefendilerin gönlünü almak için
bir araştırmaya atıfta bulunmak isterim. Yapılan çalışmada Pensilvanya
Üniversitesi’nin erkek ve kız öğrencilerine bilgisayar ile kilo ve boyuyla
oynanmış kadın bedeni resimleri gösterilmiştir. Bu resimler iki cinsiyetin
öğrencilerine de gösterilmiş ve erkeklerden hangisini daha çekici bulduklarını,
kadınlardan ise hangi bedeni erkeklerin daha çok beğeneceğini düşündüklerini
belirtmeleri istenmiştir. Sonuçlar ise şaşırtıcıdır. Araştırma sonuçlarına göre
erkeklerin ideal bulduğu kadın bedeni, kadınların erkeklerin çekici bulacağını düşündüğü
kadın bedeninden daha kiloludur. Yani kadınların sandığından daha yüksek kilolu
kadınlar, erkeklere daha çekici gelmektedir.[20]
Bedeniyle aşırı uğraşmanın ve sürekli model, oyuncu kadınların resimlerine
maruz kalmanın kadınların bilhassa da genç kızların akıl ve ruh sağlığını iyi
etkilemediği açıktır. Anoreksiya ve bulimia nervoza gibi yeme bozukluklarının
da yüzde 90’dan fazla oranda kadınlarda görülmesi kadınların bedenleri hakkında
daha duyarlı olduklarını göstermektedir.[21]
2)Kadınlar neyi sever?
ABC’nin 1967 yılında yaptığı bir röportajda kadınlara erkeklerin
görünüşünün önemli olup olmadığı sorulmuş ve enteresan yanıtlar alınmıştır. İlk
soru sorulan hanımefendi “para varsa gerisi önemli değil” şeklinde bir yanıt
vermiş. Bir diğer hanımefendi de “dişleri iyi olsun bana yeter” demiştir. Tatlı
bir hanımefendiye çirkin bir adamla evlenir misiniz sorusu yöneltilmiş ve kadın
soruyu zaten evliyim şeklinde yanıtlamıştır. Birkaç hanımefendi ise kibarlık ve
çocuklarla ilgilenmesi daha önemlidir şeklinde bu soruyu yanıtlamışlardır. [22]
Anlaşılan söz konusu hanımefendiler ise hiçbir zaman işimiz beyefendiler kadar
kolay olmayacak. İşin şaka yanını bir tarafa bırakırsak kadınların erkekte
beğendiği beden nedir sorusuna yanıt vermek gerçekten de erkeklerin kadında
beğendiği beden nedir sorusundan daha zor ve komplekstir. Öncelikle sorumuz
“ne?” değil de “ne zaman?” olmalıdır. Yani kadınlar erkekte neyi ne zaman
beğenir? İnsanlık tarihinde (ve hatta daha öncesinde) insan dişileri
kendilerine çocuk bakımında yardımcı olacak partner seçmeyi ve bu partnerin
kendilerine yeterli kaynak, korunma sunduğundan, kendilerine gerekli sevgiyi ve
sabrı gösterdiklerinden emin olmalıydı. Zira kucağında çocukla tek başına
kalmak bir kadın için son derece zordu. Ayrıca kadınlar genetik açıdan iyi,
yüksek derecede maskülen ve yakışıklı erkekleri de seçme arzusundaydılar.[23]
Gelgelelim bu tip erkekler genelde pek ideal “uzun dönem” eşleri olmazlar ve
eşlerini bırakıp gitme ihtimalleri de daha yüksektir. (Kötü çocuk ya da bad boy
denilen tipleri hepimiz duymuşuzdur.)[24]İşte
bu durumda kadınlar hem bir erkeğin kendisine bağlanmasını sağlayacak hem de
kaliteli genlere sahip erkeklerden çocuk yapacak bir strateji geliştirmeliydi.
Bu strateji de kadınların adet döngüsü ile yakın ilişkiliydi. Nitekim yapılan
çalışmalar kadınların adet döngülerinin ovulasyon evresinde (yani olası bir
birliktelikte hamile kalma ihtimalinin son derece yüksek olduğu zaman
diliminde) daha kaliteli genlere ve daha maskülen fiziksel özelliklere sahip
erkekleri daha çekici bulduklarını göstermiştir.(Dikkat: Kadınlar bu erkekleri ovulasyon
dışı zamanda da çekici bulmakta fakat bu durum ovulasyon aralığında katlanarak
artmaktadır.)[25] Şimdi
bu “daha maskülen” özelliklerin neler olduğundan bahsedelim.
1)Yüz:
Erkekte daha çekici bir yüz dediğimizde bazı açılardan kadınlarda
belirttiğimize benzer şeyleri söylemekteyiz. Bunların başında yüzün simetrik
olması gelir. Simetrik bir yüz erkekte de kadında da kaliteli genleri ve daha
az mutasyonu dolayısıyla güzelliği çağrıştırır.[26]
Yine kadın ve erkek güzelliğinde ortak bir nokta da yüzün ortalamaya
yaklaşmasıdır. Ortalama değere yaklaşan yüz erkek kadın fark etmeksizin daha
çekici olarak algılanmaktadır. Yüzdeki erkek ve kadın çekiciliği açısından
farklı olan noktalara gelirsek testosteron hormonunun etkisiyle erkekte görülen
fakat kadınlarda görülmeyen bazı farklılıklara (buna dimorfizm denir)
değinmeliyiz. Ortalamada daha maskülen bir erkek yüzü şu temel özelliklere
sahiptir: Daha uzun bir çene, daha fazla
kıl, daha belirgin kaş sırtı ve elmacık kemiği. Bunlar testosteronun erkek
yüzünde etki göstermesi sonucu belirginleşen özelliklerdir.[27]
Ayrıca ovulasyon dönemindeki kadınların daha yüksek oranda çenesi daha geniş
erkekleri çekici bulmaya meyilli olduğunu gösteren veriler de mevcuttur. Bunun
sebebi olarak ise daha geniş bir çenenin daha güçlü bir ısırma kuvvetine bu
kuvvetin de daha baskın ve agresif bir erkeğe işaret ettiği düşünülmektedir.[28]
Kadınların çekici bulduğu yüzle alakalı niteliklerden bahsettik. Şimdi de sıra
vücutta.
2)Beden:
Sanırım meşhur basketbolcu Magic Johnson’ın binlerce kadınla
birliktelik yaşamış olması ile onun iri cüssesi (zengin ve ünlü olmasını da
unutmayalım :))arasında bir bağlantı olmadığını kimse iddia etmez. Nitekim elimizdeki
veriler göstermedir ki kadınlar erkek bedeninde ortalamadan daha uzun bir boyu
çekici olarak bulmaktadır. Bu temel olarak daha uzun erkeklerin daha güçlü
olması, eşlerini ve çocuklarını daha iyi koruyabilmesi gibi temel bir evrimsel
içgüdüden kaynaklanmaktadır. Ayrıca yapılan çalışmalar uzun boylu erkeklerin
hemen her kültürde daha yüksek statülere, maaşlara ve saygınlığa daha kolay
eriştiğini göstermiştir. Dolayısıyla daha uzun bir eş seçen bir kadının daha
yüksek korunma, para, güce de erişeceğini düşünmesi son derece doğaldır.[29]
İstatistiksel veriler ise bize kadınların yüzde 80 kadarının partnerinde kabaca
1,80 m’nin üzerinde bir boy istediğini göstermektedir.[30]
Kadınların erkek bedeninde çekici bulduğu bir diğer özellik ise “V” vücut
dediğimiz vücut şeklidir. Kadınlarda kum saati figürünün ideal figür olduğunu
ve erkekler tarafından daha güzel ve çekici algılandığını bunun da sebebinin
esas olarak kum saati bedenine sahip kadınların ortalamada daha sağlıklı ve
üreme potansiyeli daha yüksek kadınlar olarak algılandığının olduğunu
belirtmiştik. Kadınlarda bu şekilde bir vücudun oluşmasının esas kaynağı da
östrojen hormonudur. Erkekteki V şeklinde vücut ise testosteron hormonun bir
etkisidir. Bu hormonun etkisiyle vücudun üst tarafı(omuzlar) bele göre daha
geniş olur. Bunun daha çekici bulunmasının temel sebebi diğer durumlarla
aynıdır. Daha erkeksi bir vücut daha yüksek korunma ve kollanma, daha yüksek
statülü erkek şeklinde bir mantık. Kaslılığa geldiğimizde ise kadınların erkek
bedeninde orta seviyede kaslılığı daha çekici bulduğu gösterilmiştir. Yani
yağlı bir vücut veya aşırı kaslı bir vücut yerine orta düzey kaslılık kadınlar
tarafından daha çekici bulunmaktadır.[31]
Şu ana kadar erkek ve kadının evrimsel süreçte genlerini
devam ettirebilmek için karşı cinste belirli özelliklere bakarak o kişinin
genetik kalitesini anlamaya çalıştığını, bu genetik kalitesi yüksek kişilerin
daha “güzel” olarak algılandığını belirttik. Sonrasında bu “güzel” olarak
algılanan fiziksel özelliklerin neler olduğundan ve erkek ile kadın arasındaki
benzerlik ve farklılıklardan bahsettik. Burada paylaştığımız özellikler dünya
üzerindeki onlarca kültürden erkek ve kadına sorulan sorular ve yapılan testler
sonucundan elde edilen verilerdir. Bir bakıma güzellik dediğimiz kavramın
kültürden kültüre, kişiden kişiye değişen bir yönü olduğunu kabul etmekle
birlikte genel bir konsept olarak güzellik dediğimiz şeyin aslında o kadar da
subjektif olmadığını ve bazı matematiksel ve biyolojik veriler eşliğinde
gösterilebileceğini burada kanıtladık.
Tabi söz konusu insanların birbirini çekici bulması hatta evlenmesi gibi
bir durumsa her şeyin biyoloji ile açıklanamayacağı aşikardır. İnsanlar
partnerlerinde karakteristik özellikler, statüsü, kazandığı para, inandığı din,
benimsediği siyasi görüş, doğduğu yer, hayat görüşü, mesleği ve daha birçok
faktörü değerlendirmektedir. Dolayısıyla bu yazım bu kriterlere uymuyorsan
yolun sonuna geldin şeklinde düşünülmemelidir. (zaten kadın olsun erkek olsun
bu “güzellik” kriterlerinin hepsini sağlayan bir insan olması da biraz zor)Bu
yazıda temel amacım güzellik dediğimiz konseptin diğer birçok konsept gibi
biyolojik bir açıklamasının olduğu ve sanıldığı kadar da “göksel” bir kavram
olmadığıdır. Bu yazıyı okuyan okurlarımın sırf “güzel” olduğu için bir kişiyi
kayırmaya olan meylini törpülemesini, güzelliğin de yemek, içmek, hasta olmak
gibi biyolojik bir açıklaması olduğunu bilmesini ve hayatına buna göre yön
vermesini dilerim.
BONUS BÖLÜMLER
1)Peki neden kişisel ve kültürel farklılıklar var?
Yazımın şu ana kadar kısmını okuduysanız (öncelikle buraya kadar
geldiğiniz için tebrik ve teşekkür ederim) güzellik dediğimiz konseptin evrensel
bazı kıstaslar açısından değerlendirilebileceğini ve matematiksel bazı ölçümler
ile kimin daha güzel olarak algılandığının gösterilebileceğini kanıtlamıştım. Gelgelelim
belirli “güzel” algıları kişiden kişiye, kültürden kültüre değişiklik
göstermektedir. Bir kültürde güzel sayılan diğer bir kültürde itici ve çirkin
gelebilir. Bu gibi durumların dahi altında belirli bir bilimsel açıklamanın olduğunu
söylesem umarım bana kızmazsınız. Mesela günümüzde besine ulaşmakta zorlanan,
enfeksiyonların bulaşma hızının son derece yüksek olduğu ve ortalama insan
ömrünün daha düşük olduğu, bilhassa avcı-toplayıcı, kavimler de sosyal devletin hemen her vatandaşına temel
insani destek sunduğu, açlığın ve susuzluğun bir problem olmaktan çıktığı,
insanların ortalama ömrünün seksenli doksanlı yılları bulduğu modern Batı
toplumu da aynı dünyayı paylaşmaktadır. Bu iki tip toplumda doğan bireylerin
doğal olarak güzellik algıları içinde yetiştikleri toplumdan etkilenecektir.
Nitekim elimizdeki veriler ilk dediğimiz özellikteki daha fakir kavimlerin
ortalamada daha yüksek bel/kalça oranına sahip kadınları daha çekici bulmaya
meyilli olduğunu gösterirken Batı toplumlarına geldikçe daha düşük bel/kalça oranına
sahip kadınların daha çekici görülmeye meyilli olduğunu göstermiştir. Bunun
açıklamasını ise evrimsel psikologlar erkeklerin eşlerine ve çocuklarına besin
ulaştırmakta zorlanacağı fakir toplumlarda en azından belirli bir yağ oranına sahip kadının belli bir süre idare
edebileceğine ve daha zayıf kadınların bir hastalık dolayısıyla zayıf kalmış
olma ihtimalinin yüksekliği bu kavimlerde “zayıf kadın=hasta kadın” algısını beslemekte
ve zayıf, hasta kadınların çocuk doğuramayacak ya da doğursa bile daha zorlu bir
şekilde doğuracak olması erkekleri daha “balık etli” kadınlara yönlendirmektedir.[32]
Burada bir noktaya dikkat çekmek isterim. Belirttiğim verilerde daha fakir
kavimlerde erkekler “şişman” kadın sever demeye çalışmıyorum zira evrensel
olarak insanoğlunun erkek cinsiyeti şişmanlığı çekici bulmamaktadır. Fakat
burada vurguladığım nokta ideal bel/kalça oranı aralığı olan 0,67-0,80 bandının
zengin ülkelerde 0,67’ye yaklaşırken daha fakir kavimlerde 0,80’e yaklaştığıdır.
2)Kırmızının cazibesi:
Ruj sözcüğünün Fransızcada kırmızı anlamına geldiğini
biliyor muydunuz?[33]
Yapılan çalışmalar makyaj yapan kadın garsonların yapmayanlara göre daha yüksek
miktarlarda bahşiş aldığını, makyaj kullanan kadınların erkek-kadın fark
etmeksizin diğer insanlar tarafından daha sağlıklı olarak algılandığını ve daha
çekici olarak değerlendirildiğini göstermektedir.[34]
Bunun sebebi bu yazıda daha önce defalarca açıkladığım gibi dişiliğin vurgulanmasının
çekiciliği arttırdığı gerçeği idi. Nitekim dudakların ve yanakların
kızartılması, göz bebeklerin büyütülmesi, gözün ve dudakların öne çıkacak
şekilde kontrastlarının artırılması, yüzün daha simetrik durması için çeşitli
leke, siyah nokta vs.lerin kapatılması, yüzün daha genç gösterilmesi temelde
dişiliği ve çekiciliği artırma amacı güder. Burada kırmızın yeri ise bir
ayrıdır. Nitekim kadınlarda daha parlak ve pürüzsüz bir yüz, daha kırmızı bir
yanak ve dudağın daha yüksek östrojen düzeylerine işaret ettiği gösterilmiştir.
(Yüksek östrojenin neye işaret ettiği de yukarıda anlatıldı.) Enteresan bir
başka veri de evrimsel süreçte kuzenlerimiz olan şempanzelerde kızışma dönemi
dediğimiz dişilerin üremeye hazır olduğu dönemde cinsel organlarının belirginleştiği
ve kırmızılığının arttığı gerçeğinden gelir. İçgüdüsel olarak benzer mekanizma
yani kırmızılaşmış bir vücut ile daha yüksek doğurganlık bağdaştırması
kuzenlerimiz olan şempanzelerde olduğu gibi bizde de mevcuttur. Nitekim
psikolog Andrew J.Elliot ve Daniela Niesta yaptığı beş ayrı çalışmada erkeklerin
kırmızı renk ile süslenen kadınları bu renkle süslenmeyen hallerine göre daha
çekici bulduğunu göstermiştir.[35]
Nasıl ki kuzenlerimiz olan şempanzelerin dişileri kızışma dönemlerinde
kırmızılaşmış popolarını sergileyerek, dişiliklerini vurgulayarak erkekleri
yanlarına çekmeye çalışıyorsa insan türünün kadınları da ovulasyon döneminde
bunu yapmaktadır. British Columbia Üniversitesi’nden Beall ve Tracy, erkeklerin
kırmızı giyen ve kırmızı renkleri kullanarak süslenen kadınlardan daha fazla
etkilendiği tezine dayanarak bir araştırma yapmış ve araştırmalarında
kadınların ovulasyon döneminde (yani olası bir birliktelikte hamile kalma
ihtimalinin en yüksek olduğu aralık) kırmızı veya kırmızımsı giysiler giymeye
olan meylini incelemişlerdir. Sonuçlar göstermiştir ki ovulasyon dönemindeki
kadınlar diğer zamanlardakine göre 3 kat daha yüksek oranda kırmızı veya pembe renkli
kıyafetler giymişlerdir. Ayrıca araştırmacılar kırmızı veya pembe renkli
kıyafet giyen kadınların %77’sinin ovulasyon döneminde olduklarını tespit
etmişlerdir.[36] Bu
verileri desteleyen bir başka çalışma da New Mexico Üniversitesi’nden Miller ve
arkadaşları tarafından erkek kulüplerinde çalışan profesyonel kucak
dansçılarının bahşiş kazançlarının incelenmesi sonucunda ortaya konmuştur.
Veriler göstermektedir ki burada çalışan kadınlar en yüksek bahşişi ovulasyon
döneminde almakta ve en düşük bahşişi de regl döneminde almaktadırlar. Bu
veriler bize kadınların davranış ve giyiniş şekillerinin adet döngüleri süresince
değişiklik gösterdiğini ve erkeklerin de bilinçli veya bilinç dışı şekillerde
bunu hissettiğini ve kadınlara yönelik davranışlarını da bu minvalde
değiştirdiklerini göstermektedir.[37]
Erkek olsun kadın olsun ne kadar da hayvanız değil mi?
3)Gözlerin gözlerime değince:
Bir bakışın kudreti bin lisanda yoktur
Bir bakış bazen şifa bazen zehirli oktur…
Bir bakış bir aşığa neler neler anlatır
Bir bakış bir aşığı saatlerce ağlatır.
Bir bakış bir aşığı aşkından emin eder.
Sevişenler daima gözlerle yemin eder…[38]
Yukarıda okuduğun muhteşem şiir Victor Hugo’ya ait olan “Bakışların” şiiridir. Bakışların insanların nezdinde çok önemli olduğunu ispatlamak için burada şiir paylaşmama ya da bilimsel veri sunmama gerek yok aslında zira hepimiz gözümüze bakmayan, suratını diğer tarafa çevirmiş bir kimseyle birkaç dakika bile sohbet etmeye dayanamayız ve o kişiden bize bakmasını isteriz. Benim burada sunacağım veri ise bakışların aslında sandığımızdan (belki sadece şairlerin ve bilim insanlarının farkına varabileceği düzeyde) çok daha önemli olduğunu göstermektedir. Dergi kapaklarına dikkat ettiyseniz erkek ve kadın dergilerinde kapak resimlerinin neredeyse her zaman güzel bir kadının doğrudan karşıya baktığı fotoğraflardan oluştuğunu görmüşsünüzdür. Bu kadınlar sağa, sola, yukarı, aşağı bakmazlar genel olarak. Doğrudan karşıya yani size dergiyi satın alacak kişiye bakarlar. Bu sadece dergilerde olmaz, şarkıcıların çıkardığı şarkılarda ve albüm kapaklarında da benzeri bir durum karşımıza çıkar. (Tabi siyasetçiler bu durumun dışında kalmakta ve onlar gözlerimize değil de uzaklara bakmayı tercih etmektedir.[39]) Erkeklere gösterilen kadın resimlerinde eğer kadın doğrudan erkeğe bakıyorsa erkeğin beyninde dopamin (ki kendisi ödüllendirilme veya ödül beklentisi ile alakalı bir hormondur.[40]) salgılayan bir bölge olan nucleus accumbens’te aktivasyon görülmektedir. (Yani oradan dopamin salgılanmaktadır böylece bir ödüllendirilme hissi ve ödüle yönelme isteği oluşmaktadır.) Bu aktivasyon eğer kadın kırmızı bir elbise giymiş şekilde kendisine bakıyorsa daha da yüksek olmaktadır.[41] Tabi bu deneyde kendileriyle göz teması kuran kadın resminin güzel bir kadına ait olduğunu belirtmem gerekir. Bir başka çalışmada ise bu sefer erkeklere güzel bulmadıkları kadın resimleri gösterilmiş ve resimlerdeki kadınlar kendileri ile göz teması kurmadığında (buraya dikkat) deneye katılan erkeklerin dopamin salgısı artmıştır. Dopamin haz alma beklentisi ile doğrudan ilişkili bir hormondur ve haz almamıza sebep olacağını düşündüğümüz işleri yapmaya bizi meyilli kılar.[42] O sebeple kapağına güzel kadınların doğrudan karşıya baktığı fotoğrafların koyulduğu dergiler böyle yapmayanlara kıyasla çok daha fazla satmaktadır. İşte şimdi bakışların biyolojik açıdan da ne kadar önemli olduğunu anladınız.
Sol tarafta çeşitli şarkıcıların müzik kapaklarından, sağ tarafta ise kadın dergilerinin kapaklarından derlediğim bir görüntüyü görmektesiniz. Gördüğünüz üzere hepsinde kadınlar doğrudan karşıya yani size bakmaktadır.
Bonus bölümlerde de kültürler arası güzellik algısındaki bazı farklılıkların altında yatan sebepleri, kırmızı rengin cazibesini ve bakışların neden bu kadar önemli olduğunu anlamış olduk. İnsan davranışlarının altında yatan biyolojik faktörlerin hepsini açıklamaya benim ilmim yetmez, yetseydi bile bunu anlatmaya süre yetmezdi ve gereksiz uzun (bir Manas destanı çıkar) bir yazı olurdu. Bonus kısmını bitirirken sizden isteğim çevremizde olan birçok olayın, insanların sergilediği pek çok davranışın (hatta belki de neredeyse tamamının) milyonlarca yıllık evrimin adeta içimize oya oya yerleştirdiği bazı kalıplaşmış eğilimler dolayısıyla gerçekleştiğini fark etmenizdir. Başka yazılarda görüşünceye kadar bilimle ve sağlıcakla kalın.
Yararlanılan Kaynaklar:
[1] Arthur
Aron, Helen E.Fisher, Greg Strong, Romantic Love, Cambridge University Press,
2006
[2] David M.
Buss, Arzunun Evrimi, Liberus Yayınları, Çev: Yasin Öner, İstanbul,
2023,s.123-124
[3] Jeanne
Bovet, The Evolution of Feminine Beauty,
s.329-330, https://www.researchgate.net/publications/327130679
[4] Robert
M.Sapolsky, Davranış, Pegasus Yayınları, Çev: Barış Baysal, İstanbul,
2021,s.325-328
[5] David M.
Buss, Arzunun Evrimi, Liberus Yayınları ,s.19-22
[6] Robert
M.Sapolsky, Davranış, Pegasus Yayınları, Çev: Barış Baysal, İstanbul, 2021,
s.438
[7] Sinan
Canan, AçıkBeyin, https://youtu.be/i10Ur74ICG4
[8] David
M.Buss, Arzunun Evrimi, Çev: Yasin Öner, Liberus Yayınları, s.108
[9] Jeanne
Bovet, The Evolution of Feminine Beauty,
s.333-334 https://www.researchgate.net/publications/327130679
[10] Serkan
Karaismailoğlu, Ortapia, https://youtu.be/AOuJbELF4mY
[11] Haley
Dillon, Rachael Carmen, Cosmetics, Encyclopedia of Evolutionary Psychological
Science, s. 1-2
[12] Jordan
Peterson,
https://m.youtube.com/watch?v=H3z8kIZmzk8&t=172s
[13] David
M.Buss, Arzunun Evrimi, Liberus Yayınları,s.110
[14] Nigel
Barber, The Evolutionary Psychology of Physical Attractivenes: Sexual Selection
and Human Morphology, Ethology and Sociobiology 16, 1995,s.395-424
[15] Gad
Saad, The Consuming Instinct, Prometheus Books, s.87
[16] Gad
Saad , youtube: https://m.youtube.com/watch?v=lUljGNG5Cow&feature=youtu.be
[17] David
M.Buss, Arzunun Evrimi, Liberus Yayınları, s.112
[18] Ogi
Ogas ve Saı Gaddam, Billion Wicked Thoughts, Dutton Yayınları, s.55-56
[19] Ogi
Ogas ve Saı Gaddam, Billion Wicked Thoughts, Dutton Yayınları, s.55
[20] April
E.Fallon, Paul Rozin, Sex Differences in Perceptions of Desirable Body Shape,
APA Journal of Abnormal Psychology, 1985, s.102-105
[21]
https://medicine.uams.edu/pediatrics/specialties/sections/adolescent-medicine/patient-care/eating-disorders/prevalence/
[22]
https://youtu.be/h0njPX3SUUU
[23] Emma E.
Altgelt ve Andrea L. Meltzer, Attraction During Ovulation, Encyclopedia of
Evolutionary Psychological Science, s.1-2
[24] Cindy
M. Meston ve David M. Buss, Why Women Have Sex, Times Books, New York, s.39
[25] Emma E.
Altgelt ve Andrea L. Meltzer, Attraction During Ovulation, Encyclopedia of
Evolutionary Psychological Science,s. 1-4
[26] Cory
Fleck ve Jeffry A. Simpson, Women’s Mate Preferences, Encyclopedia of
Evolutionary Psychological Science, s.1-2
[27] Cory
Fleck ve Jeffry A. Simpson, Women’s Mate Preferences, Encyclopedia of
Evolutionary Psychological Science, s.2-3
[29] David
M. Buss, Arzunun Evrimi, Çev: Yasin Öner, Liberus Yayınları, s. 73-77
[30] Cindy
M. Meston ve David M. Buss, Why Women Have Sex, Times Books, New York,s.34-36
[31] Cory
Fleck ve Jeffry A. Simpson, Women’s Mate Preferences, Encyclopedia of
Evolutionary Psychological Science, s.3
[32] Jeanne
Bovet, The Evolution of Feminine Beauty,s.16-18,
https://www.researchgate.net/publications/327130679
[33] https://en.wiktionary.org/wiki/ruj#:~:text=Borrowed%20from%20French%20rouge%20(%E2%80%9Cred,rubeus%20(%E2%80%9Cred%E2%80%9D).
[34] Gad
Saad, The Consuming Instinct, Prometheus Books,s.88
[35] Gad
Saad, The Consuming Instinct, Prometheus Books, s.88-90
[36] Zeki
Bayraktar, Bilimsel Veriler Işığında Sansürsüz Cinsellik, Yüzleşme Yayınevi,
s.110
[37] Zeki
Bayraktar, Bilimsel Veriler Işığında Sansürsüz Cinsellik, Yüzleşme Yayınevi, s.110-111
[38] https://www.siir-defteri.com/yabanci-sairler/Victor-Hugo/Bakislarin/23-2
[39]
https://youtube.com/shorts/6k-7zQBYDA?si=sEh7aUS11HgGj10D
[40] Robert
M.Sapolsky, Davranış, Pegasus Yayınları, s.68-69
[41] Jordan
Peterson,
https://m.youtube.com/watch?v=PsFb0CYnnWM
[42] Robert M.Sapolsky,
Human Behavioral Biology Lectures, https://www.youtube.com/watch?v=LOY3QH_jOtE&list=PL848F2368C90DDC3D&index=15
Dk. 44-47
Yorumlar
Yorum Gönder