Bölüm 1:
İnsanlık tarihinde yürüyen ölüler ve kan içen yaratıklar ile ilgili hikayelerin kökeni çok
öncelere, yüzyıllar öncesine gitmektedir. Vampir benzeri varlıkların isimlerinin ilk olarak
nerede geçtiğiyle ilgili tartışmalar olmakla birlikte bu konuda “İfritlerden Drakula’ya Modern
Vampir Mitinin Doğuşu” kitabının yazarı Matthew Beresford şöyle demektedir: ”Antik
Dünya’da vampir hikayelerine yönelik açık bulgular vardır fakat vampir mitolojisinin ilk ne
zaman açığa çıktığını kanıtlamak imkansızdır.” Bu antik ve belirsiz köken dolayısıyla
vampirlerin diğer birçok halk hikayesi, mitoloji ve masalda yer alan diğer karakterlerle benzer
özellikleri olduğunu söyleyebiliriz. Vampirlerin belirgin özellikleri olarak kan içmeleri, beyaz
tenleri, Güneş ışığına çıkamamaları, ölümsüz olmaları, gölgelerinin ve aynadaki
yansımalarının olmayışıdır. Vampir benzeri varlıkların öykülerine ise Yunan, Mezopotamya,
Filipin, Avustralya mitolojilerinde rastlanmaktadır. Bu vampir benzeri varlıklar bildiğimiz
anlamdaki vampirlerden birçok açıdan farklılardı. En temelde ise bu yaratıklar insana hiç
benzemeyen, doğaüstü, şeytani varlıklardı. Bu yaratıklara örnek olarak Mezopotamya
mitolojisindeki Lamaştu, Antik Yunan’daki Strige, Filipin mitolojisindeki Manananggal,
Avustralya’da ise Yara-ma-yha-who örnek verilebilir. Bu varlıklar birbirlerinden birçok açıdan
farklıydılar fakat ortak yönleri bir canlının yaşam gücünü tüketiyor olmalarıydı. Bildiğimiz
anlamdaki vampir mitoloji ise Doğu Avrupa’da üretilmiştir. Bazı ölülerin dirilebildiğine dair
inanç insanlarda korkuya sebep olmuş ve ölülerin dirilmesini önlemek için kalplerine kazık
saplayıp gömme metodu benimsenmiştir. Kalbe kazık saplanmasının yanında ölünün
mezarına sarımsak doldurma da bir başka yöntemdi. Büyük ihtimalle komaya giren ya da o
dönemin bilgisiyle öldü zannedilen bazı kişilerin saç ve tırnaklarının uzamaya devam ediyor olduğunun görülmesi(halbuki tıbbi açıdan böyle bir şey mümkün değildir, olsa olsa öyle zannedilmiştir) bu kişilerin ölmesine rağmen yaşamaya devam ettiği inancını güçlendirmiştir. Aynı
zamanda ölü insan bedenindeki tıbben normal bazı durumların bilinmeyişi de ölümden
dönüp kan içen insan düşüncesinin gelişimine katkı sağlamış olabilir.
Bölüm 2:
En bilindik vampir karakter olan Kont Drakula’yı literatüre kazandıran kişi Drakula kitabının
yazarı Bram Stoker isminde İrlandalı tiyatro eleştirmeniydi. Drakula ismini, tahminlere göre,
tarihte “Kazıklı Voyvoda” olarak bilinen 3.Vlad isimli Eflak-Boğdan voyvodasından esinlenerek
vermiştir. 3.Vlad, Sultan 2.Mehmet(Fatih) dönemindeki Eflak-Boğdan voyvodasıydı ve
düşmanlarını, elçileri hatta masum halkı kazığa oturtarak cezalandırdığından dolayı ona
“Kazıklı” ismi verilmiştir. Halk arasında öldürdüğü insanların kanını içtiğine dair hikayelerin
yayılması onun vampir olduğunun düşünülmesine de sebep olmuş olabilir. Bu iddiaların halk
arasında yayılan bir dedikodu olduğu aşikar çünkü kan içmek insan bedeninde toksik etki
yapar. Sebebi ise içilen kanda yüksek miktarda demir bulunması ve vücudumuzun fazla
demiri vücuttan uzaklaştırmada sıkıntı yaşamasıdır. Olası bir düzenli kan içen insan olması
durumunda o kişinin hemokromatoz (haemochromatosis) olma ihtimali yüksektir ki bu
durum karaciğer ve sinir sistemi rahatsızlıklarına sebep olur. Tabi ki Drakula dışında da
vampir karakterlerine rastlamak mümkündür. Bunlara çizgi roman karakterlerinden Blade,
Morbius, Vampirella, Vicente örnek olarak verilebilir. Yakın zamanda dizisi de çıkmış olan
Castlevania’daki Dracula ve oğlu Alucard da bilgisayar oyunlarında karşımıza çıkan vampir
karakterlerdir.
Bölüm 3:
Peki bu vampir hikayelerinde gerçeklik payı yok mudur ya da o dönemin insanları nasıl bir
hayal gücü veya korkuyla bu tip hikayeler uydurmuştur?
Antik Dönemde ve Orta Çağ’da insanoğlu günümüzde ulaştığımız bilimsel bilgi seviyesine
henüz o devirde ulaşmamıştı. Hem bu sebeple hem de halkın sahip olmuş olabileceği bazı
yanlış inançlardan ötürü gömülmüş ölü bedenlerinin bazılarında rastlanan tıbben normal
durumlar o dönemin insanına anormal gelmiş olmalıdır ve bu olaylar doğaüstü bazı faktörler
ile açıklanmaya çalışılmış olabilir. Bu duruma bir örnek olarak bazı ölülerin ağzından kan
akması verilebilir. Dönemin insanları bir insan öldüğünde bedeninin direk çürümesi gerektiği
fikrine sahiptiler fakat ölülerin karnındaki bakteriler insan öldükten sonra da yaşamaya
devam ettiği için karında şişmeye ve oluşturduğu bu şişmeyle ağızdan kan gelmesine sebep
olur. Orta Çağ’da bu bilgiye sahip olmayan halk, mezar kazıları yapıp da ağız kenarında
bulunan kanı gördüğünde ölülerin gece vakti dirildiği ve kan içmek için mezardan kalkmış
olduğunu düşünmüş olmalı. Bugün modern bilimin ortaya koymuş olduğu veriler yardımıyla
o dönemin insanlarının vampire benzetebileceği veya bu hikayeleri uydurmuş olmalarına
sebep olabilecek hastalıklar şunlardır: Porfiria(Porphyria), pellegra, kuduz. Şimdi bu
hastalıkların genel özelliklerinden ve neden vampir hikayelerine sebep olmuş
olabileceklerinden bahsedelim.
Eflak-Boğdan Beyi Vlad Tepeş(Kazıklı Voyvoda)
1-)Porfiria:
İnsan vücudundaki esansiyel olmayan aminoasitlerden biri olan glisinin suksinilKoA ile
reaksiyonundan aminolevulinat sentezlenir. Sentezlenen bu aminolevulinat ise 7 reaksiyon
sonucunda hemoglobinin önemli bir parçası olan heme çevrilir. İşte bu aşamalardaki
enzimatik reaksiyonlarda problem çıkması durumunda görülen hastalığa porfiria denir.
Toplam 8 tip porfiria hastalığı vardır ve bu hastalıklar 2 grupta incelenir. Daha fazla bu
hastalığın ayrıntısına girmeden bizim için önemli olan kısma gelelim. Bu hastalığın vampir
hikayelerine sebep olma sebebi belirtilerinin vampir hikayelerindeki vampirlerin zayıf
yanlarına benzemesidir. Bu hastalığa yakalanan bireylerde ışık hassasiyeti görülmektedir.
Eğer porfiria hastası Güneş ışığına çıkarsa derisinde yaralanmalar ve lekeler oluşmaktadır.
Kana kırmızı rengini veren hemoglobinin temel yapı taşı olan hem oluşturulamadığından
ötürü bu bireyler kansızlık da yaşamaktadır ve tedavileri için de dışarıdan damar yoluyla kan
almaları gerekir. Tarihte ise 7 yıl savaşlarını Fransa’ya karşı kazanan Amerikan kolonileri ile Britanya arasındaki savaşı ise kaybeden Britanya Kralı olan 3.George porfiriadan muzdaripti.
2-)Kuduz:
Kuduz virüsü kuduz bir hayvanın ısırması sonucu salya aracılığıyla insan bedenine girer ve
merkezi sinir sistemini etkiler. Kuduz hastalığına yakalanan hastalarda görülebilen şu
belirtiler vampirlik ile ilişkilendirilmiş olmalı. Bunlar kas spazmları, sudan korkma, aşırı
saldırganlık ya da saldırganca cinsel davranıştır. Vampir hikayelerinde kutsal su ile vampiri
uzaklaştırma da buradan türemiş olabilir. Su görmek dahi kuduz hastası bireylerde gırtlak
spazmına sebep olduğu için su korkusu, kutsal su ile birleştirilip vampirlerin zayıflığı şeklinde
yorumlanmış olabilir. Kuduz olan hastaların aşırı saldırgan davranış göstermesi ise
vampirlerin kana susamışlığı şeklinde hikâyeleşmiş olabilir. Kuduz virüsü de salyadan ısırık
yoluyla bulaştığından vampir olmak için ısırılması gerektiğine dair hikayelerin kökeni burada
yatıyor olabilir.
3-)Pellegra:
B-3 vitamini(Niacin) eksikliğinde görülen bir rahatsızlık olan Pellegrada deride kızarıklık, ishal,
demans görülür. Uykusuzluk ve agresif davranışlar görülmesi de vampir hikayelerine sebep
olmuş olabilir. Ayrıca o dönemlerde insanların yaşamış olma ihtimali yüksek olan beslenme
eksikliği de bu rahatsızlığa sebep olduğundan vampir mitine evrilme ihtimali yüksektir.
Vampir mitolojisi bu rahatsızlıkların etkisiyle çıkmış olabileceği gibi yukarıda bahsettiğimiz
insanların öldükten sonra tıbbi olarak normal olan karın şişmesi, ağızdan kan gelmesi gibi
olayların dönemin insanı tarafından anlaşılamaması yüzünden de bu tip hikayeler üretilmiş
olabilir. Belki de insanlar basit bir sebepten, mesela çocukların gece dışarı çıkmamasını veya
eve akşam olmadan önce dönmelerini sağlamak için bile bu tip hikayeleri uydurmuş ve bu
hikayeler yayılmış olabilir.
Yararlanılan Kaynaklar,
Bölüm 1,
1-)Alison Eldridge, Vampire, Encyclopædia Britannica,
https://www.britannica.com/topic/vampire
2-)Vampire History, History.com Editörleri, HISTORY websitesi,
https://www.history.com/topics/folklore/vampire-history
3-) https://www.youtube.com/watch?v=_0ThKRmySoU&t=96s
4-) https://www.livescience.com/24374-vampires-real-history.html
Bölüm 2,
1-) https://www.youtube.com/watch?v=7uiyz3139tE&t=1s
2-) https://tr.wikipedia.org/wiki/III._Vlad
3-)https://www.livescience.com/24374-vampires-real-history.html
4-)https://www.cbr.com/best-vampires-comics-morbius-fans-need-know-about/
Bölüm 3,
1-)https://www.livescience.com/24374-vampires-real-history.html
2-) https://www.healthline.com/health/porphyria
3-)R.P.PW.M. Maas ve P.J.G.M. Voets, The Vampire in Medical Perspective:Myth or Malady?,
QJ Medicine, Sayı 107(2014), sayfa 945-946
4-)David L. Nelson ve Michael M.Cox, Lehninger Principles of Biochemistry(6.edisyon),W.H.
Freeman and Company, New York, s.906
5-) George III Biography, Biography.com Editörleri,
https://www.biography.com/royalty/king-george-iii
Yorumlar
Yorum Gönder